HDP’nin akilleri, az da olsa vicdanınız varsa…


Bu makale 2017-07-06 20:39:39 eklenmiş ve 633 kez görüntülenmiştir.

HDP’nin akilleri, az da olsa vicdanınız varsa… 

 

Akil insan deyip geçmemek gerekir. Her biri birer tecrübe ve güven abidesidir adeta. Akil insan, erdem sahibidir. İnsan sadece bilmekle, tecrübe sahibi olmakla veya akademik unvanlarla akil olmaz. Bütün bu özellikleri ve daha fazlasını sözlerinde ve eylemlerinde olunan bir şey değil, bütün bunların ve diğer güzelliklerin bir şahsiyette yaşanandır. Gerçi vicdanının sesine kulak veren,  kendisi için istediğini başkaları için de isteyen ve kendisi için istemediğini başkaları için de istemeyen herkes karınca kadarınca akildir. Ama bazıları doğal olarak daha fazla öne çıkalar.

 

Akil insanların sorunları çözme yöntemlerinde kan, kin, şiddet ve düşmanlık olmaz. Akil insanlar meşru olmayan hiçbir gücün ve güçlünün yanında da yer almazlar. Bunun içindir ki, akil insanlar hangi dinden olurlarsa olsunlar, diğer dinlerdeki insanların da güvenini, takdirini ve verdikleri kararlarda onayını kazanırlar.

 

Akil insanlar, insani erdemlerden taviz vermemeleri nedeniyle zaman zaman bunun bedelini ödedikleri de olur. Ama onlar yine de bu insani erdemlerinden ödün vermezler.

 

Peki, her akil insan yukarıda özeliklerini yazdığımız gibi mi ve öyle mi kalır? Elbette ki hayır! Bu konumlarını kötüye kullananlar da olur. Hatta bazıları şeytana dahi pabucunu ters giydirecek kadar kötülükte ileri giderler. Asli özelliklerini, asli konumlarını yitiren akiller bulundukları toplum için bir felakettir.

 

Bildiğimiz gibi, Birinci Dünya Savaşı’nda bizi (Osmanlı Devleti’ni) yenen güçler ülkelerimizin sınırlarını da yeniden çizdiler. Araplar için 5-10 devlet kurarken, biz Kürtleri de 4 ülke (Türkiye, İran, Suriye ve Irak) arasında bölüştürdüler. Bu kadarıyla da yetinmediler, bu ülkelerin rejimlerini de öyle bir konuşlandırdılar ki, her biri kendi Kürtlerini birer düşman gibi gördü. Kürtlere yapılan zulümlerin ardı arkası kesilmedi.

 

Rejimlerin uyguladıkları politikaların verdirdikleri kayıplar yüzbinleri geçmektedir. Maddi kayıplar ise cabası.

Bugün ise yeni bir durum ile karşı karşıyayız. Çözüm süreci ile yeşeren umutlar PKK’nın bölgeyi cephaneye çevirip malum eylemlerini gerçekleştirmesiyle birlikte sönerken, bu arada daha büyük tehlikeler de de doğdu.

 

Bölgemizi işgal eden güçler Kürtlere çok kanlı bir rol vermişler ve Kürtleri buna zorluyorlar. Yani, 100 küsur yıl önce Ermenilere biçtikleri rol ne idiyse, bugün Kürtlere biçtikleri rol de ondan daha beterdir. Diyorlar ki Kürtlere; “eğer bize hizmette kusur etmezseniz, biz de size rejiminden yeraltı ve yerüstü kaynaklarına kadar her şeyinde söz sahibi olacağımız bir devlet lütfunda bulunuruz.”

Bu vaat yüz küsur yıl önceki Kürtlerde bir karşılık bulmamıştı. Ama bugün maalesef karşılık bulabilmektedir. Bunda elbette ki, Kürtlere bin bir türlü zulmü reva gören rejimlerin de payı var. Ancak bu, bazı Kürtlerin emperyalistlerin vaatlerine kanmalarını meşru kılmaz.

 

Kürtleri özgürleştirmek iddiasıyla ortaya çıkan PKK’nın emperyalistlerin vaatlerine karşılık onların tetikçiliğini kabullenmesi, başlı başına bir zillettir.

PKK, emperyalistlerin kendisine verdiği silahlarla olduğu her yerde, yani Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da ölüm kusuyor. PKK’lılar, önlerine sivil, asker, öğretmen, çocuk ve kadın, kısaca kim çıkarsa çıksın, katlediyorlar.

 

Bizim burada bilmek istediğimiz, PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’nin ve özellikle buradaki akil insanların bundan sonraki tavırlarıdır. Dün PKK’nın hendek, özerklik ilanı ve mayın siyasetine verdikleri destek gibi, bugün PKK’nın emperyalistlere tetikçilik yapmasını ve olduğu her yeri kana bulamasını nasıl bulduklarıdır. Çünkü bununla ilgili duruşlarını yalın bir dil ile ifade etmekle yükümlüdürler. Ama şimdiye kadarki sessizliklerine bakılırsa, bu tetikçilikten rahatsız olmadıkları sonucuna varmak yanlış değil. Yanılıyorsak, bizi düzeltsinler.

 

Her zaman söylüyoruz. Türkiye inkâr politikalarını geride bırakmış olsa bile, hala sorunlarımız var. Anadilde eğitimden tutun da diğer temel insani hakların anayasal güvence altına alınmamış olmasına kadar birçok sorunumuz var. Ama bu sorunları çözmek için şiddete veya silaha başvurmamız da gerekmiyor. Çünkü HDP’nin şahinleri bilmese bile, akilleri pekâlâ bilirler ki, bir ülkede insanlar düşüncelerini özgürce ifade edebiliyor ve sorunlarını tartışabiliyorlarsa, orada şiddet ve silah barındıran her söylem ve eylem gayri meşrudur.

 

Çözüm sürecinde bölgeyi bir cephaneliğe dönüştüren ve sonrasında da malum olayların yaşanmasına neden olan PKK, Kürtlere yaptığı zulmü az görmüş olmalı ki, şimdi de Kürtleri emperyalistlerin tetikçiliğini yaptırmaya başladı.

 

Siz akillere soruyoruz: Hal böyle iken; emperyalistler bölge halkları ile devletlerini adım adım bir kargaşaya ve bir savaşa doğru sürüklerken, buna karşı durmayan her birey, her grup ve her parti halkının ve devletinin düşmanı değil mi?

 

Emperyalistlerin bu oyunlarını başlarına çalamadığımız takdirde, çıkacak savaşta en büyük zararı Kürtlerin göreceğini söylemek için kâhin olmaya gerek var mı?

 

Bunun için yol yakın iken HDP’nin akillerinin bir an önce üzerlerindeki ölü toprağını silkeleyip dile gelmeleri ve Kürt gençlerinin ölmelerine ve öldürmelerine engel olmaları, engel olamıyorlarsa, bu ölme ve öldürme eylemleri karşısındaki tavırlarını net bir şekilde ortaya koymaları gerekmez mi?

 

Takip edebildiğimiz kadarıyla bu fiili durum HDP’nin içinde de ciddi bir şekilde tartışılmakta ve hatta kopmalara da yol açmaktadır. Ama buna rağmen HDP’nin şahinleri şiddet yanlılığında diretirken, akilleri de bir akıl tutulması geçiriyor olmalılar ki, hala sessizliklerini korumaktadırlar. Gerçi bu durumda onların sessizliklerini şahinlerin yanında oldukları şeklinde değerlendirmektir. Ama biz yine de hüsnüniyetimizi koruyalım ve kamuoyunda oluşan soruları kendilerine yöneltelim. Ki bizde vebal kalmasın.

 

1.   Türkiye olarak inkâr politikalarını geride bırakmış olmamıza ve her sorunumuzu tartışabiliyor olmamıza rağmen, PKK’nın Türkiye’de şiddet ve silahlı eylemlerde ısrar etmesi sizce meşru mu, gayri meşru mu?

2.   PKK’lıların neredeyse her gün ölmeleri ve öldürmeleri Kürtlere ne kazandıracaktır?

3.   Kürt gençlerine ölmek veya öldürmekten başka sunacağınız bir seçeneğiniz yok mu? Örneğin, onlar da sizin çocuklarınız gibi gönüllerince bir hayat sürme haklarına sahip olmalı değiller mi?

4.   Kürtler, PKK’nın emperyalistlerin tetikçiliğine soyunmasını ve hele hele bunu bir de Kürtler adına yapmasını kendileri için bir felaket ve onurlarına bir tecavüz olarak görürken, siz HDP’liler ve dahi HDP’nin akilleri bu tetikçiliği nasıl gördüğünüzü anlatmayacak mısınız?

5.   Sizce bir zamanlar kendi dindaşları olan Ermenileri dahi yüzüstü bırakan ve daha dün kendilerine hizmette kusur etmeyen Saddam ve benzerlerine acımayanlar Selahaddin’in torunlarına mı yardım edecekler?

 

HDP’li akillere bir çağrıda bulunuyoruz: Ya bizi de PKK’nın ölme ve öldürme eylemlerinin Kürtlere huzur, barış ve refah getireceğine ikna edin veya PKK’nın bu eylemlerini mahkûm edin! İkisinden birini yapmadığınız takdirde, bu, sizin dağdaki Kürtlere zerre kadar acımadığınız, onların ölmelerinden ve öldürmelerinden içten içe bir memnunluk duyduğunuz ve bütün bunlarla sadece kendi ikbalinizi düşündüğünüz anlamına gelmez mi?

 

Aslına bakılırsa, devlet dahi dağdakilerin hepsini terörist olarak görmüyor. Çünkü PKK’nın binlerce Kürt çocuğunu ve gencini zorla veya çeşitli vaatlerle kandırıp dağa götürdüğünü kendisi de söylüyor. Dolayısıyla, devletin bu iddiasından hareketle, devlete de, dağdakiler için, “evinize dönün” çağrısı yaptırılamaz mı?

 

Anlayacağınız, diyoruz ki, artık ölümler olmasın. Çocuklarımız ne ölsünler ve ne de öldürsünler. Devletin inkâr politikalarını bırakmış olması, neden yeni bir dönemin de başlangıcı olmasın? Devlet ve millet olarak bu çocuklarımızın evlerine dönmeleri için çaba göstermeli değil miyiz? Devlet ve millet olarak bu çocukların evlerine dönmelerini sağlayamıyorsak, en azından ölmeyecekleri ve öldürmeyecekleri bir yerlere gitmelerini salık veremez miyiz?

 

Akillere tekrar soruyoruz; PKK’nın çocuklarımızı emperyalistlere tetikçi yapmasına ne diyorsunuz? Çocuklarımızın her gün ölmeleri ve öldürmeleri sizi hiç mi rahatsız etmiyor?

Az da olsa vicdanınız varsa, dile gelin ve konuşun!

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA