Yalancı sevda...


Bu makale 2017-05-28 07:37:04 eklenmiş ve 528 kez görüntülenmiştir.

Yalancı sevda...

Bekiro  Hezaro

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "NATO terörizme karşı mücadeleye bağlılığı hakkında güçlü bir mesaj verecektir" diyor.

 

Trump, NATO'nun Suriye'de teröre karşı katılımcı olmasını istiyor. Brüksel'de yapılan NATO liderler toplantısının gündem maddesi "terör" olarak açıklanıyor. DEAŞ saldırıları ile sarsılan Fransa ve Almanya terörle yoğun savaşa girmeleri gerekirken "YAN" çiziyor, kaçıyor.

 

O Almanya ki, geçmişte bize "Türkiye NATO ülkesi olarak DEAŞ'a müdahale etmeli" diye gaz vermişti.

 

Kendileri, birkaç uçakla katılıp kenardan, köşeden boy gösterecek kadar korkak davranıyorlar. Ardından sanayileşmiş 7 ülkenin başkanları İtalya'da bir araya geliyor. ABD, Almanya, İngiltere, Japonya, Kanada, Fransa ve İtalya liderlerinin toplantısında tüm dünya "teröre karşı savaş"a çağrılıyor. Suriye, ardından Irak ve Libya'da tohumlanan teröre karşı ortak mücadele isteniyor. Ve baktığımızda NATO müdahale ettiği Afganistan'da terörle savaşıyor. Eee güzel... Buraya kadar her şey iyi gibi... Ancak ne Suriye-Irak, ne Libya-Afganistan NATO ülkesi... Buna rağmen NATO ya müdahale ediyor ya da müdahale hazırlığına girişiyor. Türkiye'den de bu noktada yoğun destek istiyorlar. Peki dünyada FETÖ, DEAŞ, PKK, DHKP-C ve bilimum terör örgütleri ile boğuşan tek ülke kim? Hepsinin saldırısına uğrayan tek ülke

 

Türkiye... NATO üyesi ülkeler seyrediyor.

 

Hatta FETÖ'cü darbeci subay elbisesi giymiş yüzlerce teröriste kapılarını açıp maaşa bağlıyorlar, NATO villalarında ağırlıyorlar.

 

NATO üyesi Almanya'dan geliyor en çok maaş ve villalar. Teröristleri bağrına basanlar dünyaya "terörle mücadele" çağrısı yapacak kadar yüzsüz takılıyor. Almanya Başbakanı Merkel, önceki gün NATO Zirvesi'nde Erdoğan ile görüşüyor. Türkiye'de tutuklu PKK'lı teröristin salıverilip Berlin'e gönderilmesini istiyor. Hani nerede kaldı terörle mücadele?.. NATO ülkesi Almanya ve diğer Avrupa başkentleri, PKK ofislerinden geçilmiyor. Binlerce terörist sokaklarında cirit atıyor. Neymiş "Tüm dünya terörle mücadele etmeli"ymiş! Sevsinler iki yüzlülüğünüzü... Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ABD'ye gidiyor, heyetimizi karşılayan Türkler'e PKK bayrakları ile saldırıyorlar. Erdoğan'ın korumaları müdahale ediyor, ABD yönetiminden bize kınama geliyor. Temsilciler Meclisi de "Türkiye'yi kınama" tasarısını onaylıyor.

 

Utanmazlığın, yüzsüzlüğün ve aymazlığın anıtını dikiyorlar adeta pişkince... PKK hani terör örgütü listenizdeydi?.. Eğer listenizdeyse, terörist paçavraları ile başkentinizde gezinip Türk heyetine saldıranlara neden seyirci kaldınız? Terörist tutuklamak için illa ki Suriye, Irak veya Afganistan'da mı olmanız lazım? Başkentlerinizde gezinip üstelik saldırganlaşınca "Okey beybi" mi?

 

Nerede kaldı tüm dünyaya yapılan "terörle mücadele" çağrısı? Amerika, Suriye'de PKK'ya silah yağdırıyor. TIR'larla giden ağır silahlar Haseki'den geçerken görüntüleniyor, televizyonlarda yayınlanıyor. Hani NATO, üye olan ülkeleri koruyacaktı? Afganistan'da bile terörle savaşan NATO ülkelerinin bu mantıkla Kandil'e dalmaları gerekir. Ama PKK'ya silah yağdırıyorlar açık açık, göstere göstere... 250 kişiyi darbe girişiminde öldüren katiller hala Avrupa ve ABD başkentlerinde süpermarketlerden alışveriş yapıyor, Pensilvanya'da çiftlik-sarayda ağırlanıyor...

 

Sonra utanmadan kalk "Tüm dünya terörle ortak mücadele etmeli" diye NATO ve G-7 Liderler Zirvesi'nde topluca bağır... Pişkinliğin böylesi ancak NATO kafada olur. Hepsi yalan-dolan! ABD Başkanı DEAŞ'ı Amerika'nın kurduğunu açıkladı.

 

Hadi NATO müdahale etsin kurucuya sıkıysa! İngiltere'yi kana bulayan Manchester saldırganı 4 gün önce Almanya'dan geçti Birleşik Krallık'a... Avrupa Birliği'ni dağıtmak isteyen İngiltere'ye, Alman istihbaratının bir hediye paketiydi o terörist. Yakında Almanya'da misilleme eli kulağındadır.

 

Terörü doğuranlar, NATO zirvelerinde dünyayı terörle mücadeleye çağıran ikiyüzlü devletlerdir. Her türlü terör, göz kestirdikleri ülkelere müdahale, küçültme ve gerektiğinde "GİRME" operasyonlarının bir parçasıdır.

 

Ancak o besledikleri terör artık onların evine de giriyor. "Haydi ortak mücadele edelim" yaygarası bundan kaynaklanıyor.

Birgün o evleri başlarına yıkıldığında terörist ağırladıkları villalar, çiftlik saraylar onlara yetmeyecek. Kapımıza gelip yalvaracaklar.

 

"Alın bunları" diye... Terörist SEVDALISI yalancılara atalarımızın bir sözünü armağan ediyorum; "Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur."

Kuyruğa girdiler

 

"Bir tarafta teknesi batıp kıyılara vuran çocuk yaştaki mülteci bedenleri... Diğer tarafta bombalarla parçalanmış çocuk bedenleri... Yuh bize bee" diyordu öldürülmeden 20 saat önce Yunus. PKK bombaları ile parçalanan çocuk bedenleri onu kahrediyordu. 1984 yılında Diyarbakır'da doğmuştu... AK Parti Diyarbakır Gençlik Kolları Başkanı'ydı. Çalıştığı eczanenin önüne park ederken aracın camını tıklattı biri...

"Kusura bakma Yunus abi, seni vurmak zorundayım" dedikten sonra mermileri Yunus'un üzerine boşalttı. Katil vurmadan önce neden "Kusura bakma" demişti? Zanlı sorguda bunun sebebini şöyle açıklıyordu;

"Azmettirici olan kişi, Yunus Koca'yı öldürmemiz için para verdi. Yunus'un PKK'ya yardım yaptığını söyledi." Halbuki azmettirici PKK'lıydı... Kiralık katil tutarken bile iftira ile geliyor, kendi yaptığını Yunus'un üzerine yıkıyordu. O azmettirici PKK'lı yurt dışına kaçtı, Almanya'da yakalandı... Kırmızı bültenle aranmasına rağmen o azmettiriciyi dün PKK'lı olduğu için Almanya serbest bıraktı. Merkel dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile NATO zirvesinde görüştü. Alman Dışişleri Bakanı Gabriel görüşme öncesi "Cezaevindeki gazeteci de gündeme gelecek buluşmada" diyordu. Gabriel'in "Gündeme gelecek" dediği gazeteciyi hapse atmıştık. Günlerce İstanbul'da Alman Konsolosluğu'nda saklanan o gazeteci de teröristti... Karşımızda insan haklarından, hukuktan, vicdandan anlamayan ancak bu konuda ahkam kesen ikiyüzlüler vardı. Yunus'un öldürülmesinde azmettirici, Almanya'da sokağa salınıyordu.. Sadece bir partiye üye olduğu için katledilen Yunus'un ailesi, geride bıraktıkları hiç önemli değildi.

Önemli olan katillerdi... Kiralık katillere para yağdıranlardı. Korunması ve sahiplenilmesi gereken onlardı. Teröristi konsoloslukta saklayıp, cezaevinden çıkarmaya çalışanlar, dünyayı ayağa kaldırmaya azmedenler, Yunus için tek kelime edemezdi... Çünkü onlar için demokrasi, insan hakları, hukuk, vicdan hikayeydi... Sadece ve sadece Çıkar Hakları, Katil Hakları, Terörist Hakları söz konusuydu insanlıktan çıkmış beyinlerinde. Alman milletvekilleri, Bakanlar İncirlik'teki Alman askerlerini ziyaret etmek istiyor, Türkiye "Hayır" diyerek kapıyı kapatıyordu. O milletvekillerinden Claudia Roth, Diyarbakır'a da giderek insanlarla görüşeceğini, ancak bunun engellendiğini söylüyordu. Görüşecekleri katiller sürüsü PKK yandaşlarıydı. Yunus'un mezarı da ailesi de Diyarbakır'daydı ama ona asla uğramazdı.

Alman Dışişleri Bakanı Gabriel de "Türkiye, bakanlarımızı ülkesine sokmuyor, bu demokrasiye, insan haklarına aykırı" diye bağırıyordu. Hollanda'da Türkiye'nin kadın bakanı rehin alındığında onlar için ne demokrasi ve insanlık ne de insan hakları vardı. Rehine kadın bakan olayından sonra Hollanda'yı ilk tebrik eden Almanya Başbakanı Merkel'di. "Kutluyorum" diyordu Hollanda hükümetine... Bu da normaldi.

Çünkü Almanya kendi yapmak istediklerini başkalarına yaptırır, hedef olmaktan kaçardı.

Hollanda, Almanya aşkına tetikçilik yapmıştı.

Tabii ki Berlin'den kutlama gelecekti.

Türkiye kısasa kısas yapınca kuyruklarına basılmış gibi havlıyorlar. Tıpkı Hollanda gibi Avusturya da bir Alman tetikçisiydi.

Viyana'daki hükümet Ankara'ya saldırıyor, AB görüşmelerinde Türkiye'yi veto ediyordu.

Bu vetonun perde arkasındaki görünmeyen gerçek sahip Almanya'ydı. Veto eden veto yerdi... Türkiye de Avusturya'yı NATO'da veto ederek misilleme yaptı. Deli danalar gibi böğürmeye, kurulduğu günden beri değişmeyen NATO ilkelerini Avusturya için değiştirmeye kalktılar. Karşılarında artık eski, 'hazır ol'da bekleyen Türkiye yok. Avrupa her yönden sarsılırken, güçlü Türkiye artık tokat atıyor. İngiliz ve Alman medyası, Brüksel'deki NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öne çıkmasından rahatsız oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, AB Konseyi Başkanı Junker, Avrupa Parlamentosu Başkanı Tajani, AB Komisyonu Başkanı Juncker, Birleşik Krallık Başkanı Teresa May ve Almanya Başbakanı Merkel, dün Erdoğan ile görüşme sırasına girdiği için adeta delirdiler. İngiliz Financial Times, The Guardian ve Alman Bild, Avrupalı liderlerin Erdoğan önünde kuyruğa girmesini bakın nasıl yorumluyor;

"Avrupalı liderler hatalar yaparak Erdoğan'a GÜÇ katınca, randevu talebi için kuyruğa girdiler..." Evet hatalar yaptılar... Ancak gerçek olan şu; "Hata yapmasalar da güçlü Türkiye'yi asla engelleyemezler." Türkiye Yüzyılı geliyor...

Ne kadar teröristlerin ardına saklansalar da bundan kaçamayacaklar!

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA