DERNEKLERDE BAŞ BAŞKANLIK HASTALIĞI..
Günümüzde toplumu kullanmak, kendi hartsalıklarına çıkarlarına alet etmek isteyenlerin içine düştükleri baş hastalık baş-başkanlık hastalığıdır..
DERNEKLERDE BAŞ BAŞKANLIK HASTALIĞI..
Günümüzde toplumu kullanmak, kendi hartsalıklarına çıkarlarına alet etmek isteyenlerin içine düştükleri baş hastalık, baş-başkanlık hastalığıdır..
Toplumla, toplumsal alanla oynamak isteyen, vatandaşın vergisine haytına konmak için çalışan, yaşadığımız ülkeyi dizayn etmek için uğraşan kripto-ajan yapılanma için bu baş-başkan hastalığı bulunmaz bir nimettir. Ya saf katışıksız cahilleri, yada beni-egosu tavan yapmış kişisel çıkarı için hertür kullanılmaya müsait kişilikleri derneklere doldurarak önlerini açarak toplumsal alanı, ülkeyi, yerel kamu yönetimini yerle bir eymektedirler..
STK alanının bu yönlü çirkin kullanılışı beraberinde gerikalmışlığı, ve geri kalmış toplum olgusunu da getirerek halk kitlelerini çürüyen sürülere çevirirken.. Yaşadığımız ülkeyi de her alanda vatandaşın düşürldüğü, bitirildiği bir cehenneme dönüştürmektedir..
Bildiğiniz gibi artık çağımızın olmasa olmazlarından biri Sivil Toplum Örgütleridir (STK-STÖ). Bu anlamda mensup olduğunuz halk geri, apolitik, birbirine sevgi ve saygıyı yitirmişse, örgütlü değilse, bu size de yansır, çürütür, bitirir..
Halkın düşme, düşürülme, çürütülmesinin, büyük metropollerin çürütücü dişlileri arasında öğütülüp yok edilip önüne geçmenin en önemli yolu derneklerdir..
Bu anlamda İstanbul geneli ve Beykoz’da on yıllardır yaptığımız çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Dernekler, İstanbul geneli bölgemizin dernek ve federasyonları belirleyici güç olmaya başladılar..
2024 yılı itibarı ile bu olgu Beykoz’da da oturmaya başladı. Beykoz’da bir taraftan halka dernekçiliği taşıyıp öğretirken, diğer taraftan seçim döneminde olduğumuz gibi ortaya koyduğumuz strateji ile halkın önünü açmaya başladık..
Beykoz’da yıllardır dernekçilik alanında yaptığımız çalışmalar önemli bir mesafe kayd etdi. Artık dernek –dernekçilik toplumsal kesimler tarafından çekim merkezi olmaya başladı.
Beykoz’da İstanbulda şu anda yaşadığımız en büyük sıkıntı kadro, yönetim kadrosu-kadroları sıkıntısıdır.. Beni tavan yapmış, topluma Xulamlık çobanlık nedir bilmeyen cebindeki üç beş krş tan kendini kaf dağlarında gören, toplumu kullanılık satılık eşya gibi gören cahil-cuhelanın at oynattoığı, liderlik, halka önderliğin süs bitkisi gibi bir görüntü olduğunu san eden, kravat ceket tak istediğin ucurumdan atsınları göremeyen saftiriklerin takla attığı çok –çok geri bir yapılanma ile karşı karşıyayız.
DERNEK-STK NEDİR DESEN CEVAP VERECEK BOYUTU YOK, HALKA PLAN PROJE SUNCAK BİLGİ BİRİKİMİ YOK, AMA BEN BAŞKAN OLURSAM HASTALIĞI TOPLUMU ÇÜRÜTÜYOR..
Lobi dediğimizde, dernek dediğimizde, kadro dediğimizde bizimkinin ilk söylediği kelime ben başkan olursam.. Yani aynı kahvede oturup hayatında bir kitap okumamış bir vatandaşımızın ben başbakan olursam.. Burada tabi şu duayı ediyoruz. Xuda sen aklımı, aklımızı korudur.. Yani Beykoz’da halkta bir sorun yok halka öncülük edecek yönetici ve kadrolarda büyük bir aşağılık komplesi var. Çoğu farkında değil.. Burada etki ajanları kriptolar devreye girerek beni egosu tavan yapmış olan bizimkini zehiri enjekte eder.. Ula birci pexas kim sen kim senin başkan olman lazım.. Bizimki bitti gitti oluyor..
Arkadaşlar derneklerde başkanlık çıkıp halk için yürürsün, hastasından düğününe .. Kendi sosyal hayatını çöpe atarsın, toplumsal hayatın sağlıklı yürümesi için yürürsün.. 1-3 -5 yıl halk bunu görür. Ben başkan-başkanım hafifliği ve hastalığında bu arada biter. Emin olunuz halk sizi sırtına alır koltuğa oturtur.
Bunun yanı sıra başkan-başkan hafiliği ve hastalığı 12 Eylül faşizminin derneklere şırınga ettiği bir zehir, bir hastalıktır. Dernekler başa başkan bilmeme m neyimin başı ile yürümez, dernekler yönetim kadroları ile yürür. Gelişmiş ülke ve toplumlarda bld bşk halk aynı Cafede otururu çay içer bizim ülkemizde baş-başkan-bakan-mudur.. Ulaşılmaz erişilmez biridir.. Örneğin belediye halkın derneklerin meclis üyelerinin ortaklaşa idare ettiği halkın en büyük kurumudur. Gelişmiş toplumda sıradan vatandaş bld ile ilgili her çalışmaya katılır, bilir, bizde müdür, amir, yan kollar.. Vatandaşın işini bitirip cebe indregandihler yaparken.. Baş-başkana ulaşmak iser sıradan vatandaş için imkansızıdır..
Bunun ana nedeni dernekçiliğin oturmayışı, halkın apolitik olması..
Özetle Beykoz’da-İstanbulda ve ülke genelinde baş-başkanlık hastalığı had safhada, bu hastalık yenilmese kaynağına inilmese yönetim kadroları sıkıntısı hep sürecektir.. Toplumu halkı kullanımlık koyun sürüsü olarak gören zübük anlayışlar hep halka saldırı modunda olacaklar..
Derneklerde başkanlık halk için koşacaksın stratejik bilgin donanımın olacak, topluma, toplumsal alana nereden operasyon yapılıyor bunları göreceksin, en az yönetimlerde 5-10 yıl koşacaksın.. Bizde ise başkanlık süs bitkisi ve para zan ediliyor.. Derneklerde başkanlık ve yöneticilik çok donanımlı insanların halk için çobanlık yapmalarıdır.. Bizde ise süs bitkisi gibi ol, seni kullansınlar, git hazır ola dur, foto kareye gir, kendini kullandır, haklıda kullandır çürüt ama maho baş başkandır.. STK -Dernek rejim karşıtıdır, ırk dil din üstüdür, tek esası vardır halkı sisteme ve sistemlere karşı korur. Birileri karşısında hazırola geç süs bitkisi ol, halkı pazarla komedi ve hastalıklarının sergileneceği yer değidlir..
Dernekçiliğin halka çobanlık ve sürekli koşma olduğunu, stratejik akıl, plan, hamlelerin birbiriyle buluştuğu hyatından, cebinden sağlığında olduğun en önemli toplumsal alan olduğunu bilmeyen, bu anlamda belli bir tecrübesi olmayan davarların birbirini ezdiği baş-başkan diye tepindiği yerlerden biride de Beykoz. Halkın bu tür hastaları tesbit, ekarte etmesi, kulaklarını çekmesi lazım.
Hayatında bir kitap okumamış, toplum nedir bilmez, stk nedir bilmez. Topluma tuzak , topluma kurulan operasyonları çözme kabiliyeti eğitimi sıfırdır.. Ama baş başkandır. Yöneticidir. Halkın bu türlere hele bir 3-5 yıl derneklerde koş seni bir görelim demesi lazım.. Artık bu baş-başkanlık hastalığını Beykoz’da yenmemiz lazım. Yöneticilik önce stk olgu gerçeğini kavramadır, her şartta ve koşulda halk için koşmadır. Pişmedir.. Halk sizi görüp notunu verir.. Aslında baş-başkan hastalığı kişiliği tam oturmamış, stk ve toplumsal alanı bilmeyen insanların içine düştüğü bir çukurdur.. Baş başkan kendini topluma dayatmakla olmaz, toplum için koşarsın, halk için koşarsın.. Halk bilgi birikimini ölçer seni koşturur. Yani baş-başkanlık tc rejiminin gösterdiği kravat tak cebine üç krş koy, gazı ver süs bitkisi gibi kullan, başı başkanı kullan demek toplumu çürüt kullan düşür yok et demektir..
Bundan dolayı emek ve çalışma en yüce değerdir, halk için kim ne kadar koşuyorsa halk zaten onu düğününde cenazesinde iyi kötü gününde görmektedir, buna göre notunu vermektedir.. Yani palavradan algıdan, yalandan zübüklükler sergileyerek baş başkan yönetici olunmaz.. iş ve icraatla, halkı örgütlemekle yönetici olunur baş olunur.. Baş hastalığına yakalananların bunu görmesi gerek. Kendini dayatarak baş olursan halk nezdinde komedyen olursun.. Toplumu çürütmek için kullanılan bir süs bitkisi olursun..
Derneklerde baş başkanlık yönetim samimiyettir, halk için, toplum için koşmadır, ülkemizde ise halkı pazarlama ve satma , oğlumu kızımı işe al.. Binbir komedinin zübüklüğün döndüğü mecraya çevrilmiş bulunmaktadır. Biz bu zübüklüğü ve geriliği kırdığımız için, halka çobanlık ve hizmet ettiğimiz için, 24 saatimizi halk için harcadığımız için halk bizi sevip saymakta takip etmektedir..
Son bir örnekle bitireyim mesela Ardahan federasyonu kongre vardı. Halkla dernekle oynadılar bir tek hamle ile delegenin yarısı bizi takip etdi oy kullanmadı şu anda seçim oyunu yapan zübükler yerle yeksan oldular.. Şimdi benim param mı var, firmamı var.. Hiç bişey yok ama bir devletin sahip olmadığı bir güç var. Yani ben halkım. Büyüklük başkanlık budur.. Halkı-hakkı doğruyu temsil etmek, çıkar ego bene girmeden koşmak, halk olmak halkın seni onaylaması olmak.. Bizde ise zübokos kravatos, gösterişos kendini de toplumda çürütos.. al sana başkanos, süsos bitkios..
Artık halk bu tür komedilere ve komedyenlere yer vermemekte. Önce bir koşmana, halka hizmetine bakar.. Artık metropoller köy değil bizim ape heseni muhtar secmiyor.. Üniversiteyi bitirmiş genç senin bilgi samimiyet ve strajine internetten bakar, halk koşmanı, yerel, ulusal, küresel dünyayı kavrayışını ve en önemlisi kendisi için ne kadar koştuğuna bakar.. Sen koş halk peşinden koşar ama halkın önüne geçip kendini baş başkan diye dayatırsan halk seni ezip geçer bay hemo..
Biz 30-40 yıldır halk için koşarken ölüp ölüp diriliyoruz. Hemo koşmanın kravat ceket takıp süs bitkisi gibi görüntü yapmak olduğunu san ediyor.. Bunun arkasında ise halkın gücünü kişisel çıkarı, egoso için nasıl kullanırım kanalize ederim köylü kurnazlığı yatmaktadır. Halk bunu yermi bay hemo yemez.. Bu gerçekten dolayı halka baş başkan olacak insanlar önce koşmaları yaşamları, icraatları ile bilgi-birikidonanım-samimiyetleri ile kendilerini halka ispat etmeleri gerekmektedir..
Hayatında bir kitap okumamış, toplum için koşmamış, STK nedir desen, toplum nedir desen, yerel ulusal küresel tehlikler nedir toplumumuzu nasıl sarmış desen.. öküzün trene bakacağı gibi bakar, ama baş başkandır, üstünde adam yoktur.. Özetle kendini terbiye etmeyen ve geliştirmeyen haddini bilmeyen, kendini topluma dayatan, cebindeki paradan kendini halktan üstün gören her birey hastadır, tedavi edilmesi gerkemektedir, herşeyden önce kendisinin kendisine yönelmesi gerekmektedir. Egosunu yenmesi gerekmektedir. Derneklerde liderlik, başkanlık, yöneticilik, hayatından cebinden.. harcamadır.. Bilhgi-birikim, donanım işidir. Hak ettiğin yeri ise halkın belirlediği alandır.
Not. Bu anlayış ve hastalık ülkemizin her il-ilçesinde var.. Bu anlamda Beykoz özelinden ülke geneline bu belirlemelrimiz tüm stk alanları içindir..
Serhat Sivil Toplum Genel Koordinatörü, Doğu Medya Genel Yayın Yönetmeni, İstanbul Ardahanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Gazeteci Yusuf Yasin Sit.
